Bundan 30 yıl önce 25 Şubatı 26 Şubata bağlayan gece, bağımsızlığını yeni kazanmış Azerbaycan’a komşusu Ermenistan tarafından yapılan saldırıyla soykırım tarifine tamamen uyan bir katliam gerçekleştirilmiştir. Ermenistan Cumhuriyeti’nin Silahlı Kuvvetleri bir gece içinde kadın, çocuk ve yaşlıların da aralarında bulunduğu 613 kişiyi katletmiş, binden fazla kişiyi esir almıştır. Hocalı faciası insanlık tarihinde sivillere karşı gerçekleştirilen en kanlı katliamlardan biri olmasına rağmen dünya bugüne kadar olay karşısında sessiz kalmıştır.
Dahası dünya Hocalı Katliamı’nı görmezden gelmekle kalmayıp, Ermenilerin yüz yıl önce Osmanlılar tarafından soykırıma uğratıldığı iftirasını araştırmaya gerek dahi görmeden bir gerçek olarak kabul etmekte, hatta bununla da kalmayıp, Ulusal Meclislerden geçirilen yasalarla tarihi yeniden yazmaya kalkışmaktadır.
Hocalı, tarih boyunca Türklerin maruz kaldıkları katliamların sonuncusu konumundadır. Türkler 1774’ten itibaren 1826-1829, 1877-1878, 1911, 1918-1919, 1921-22, 1932-33 yıllarında sürekli sürgün ve katliamlara uğratılmış bir millettir. Bu katliam ve sürgünler Türk coğrafyasının çeşitli bölgelerinde acımasızca gerçekleştirilmiştir. 19. asırda hala Türklerin yerleşik olduğu bazı şehirlerde bugün bir Türk dahi bırakılmamıştır. Buna rağmen dünya, Türkleri suçlamaktadır. Türkler adeta kendi kendilerini öldürmüş, kendi kendilerini sürmüştür.
Türkler alicenaplıkları ile temayüz etmiş bir millettir. Başklarının tersine genç nesilleri nefret duygularıyla yetiştirmek gibi alışkanlıkları yoktur. Muhtemelen geçmişte başımıza gelenleri kolayca unutmamız da bundan kaynaklanmaktadır. Ancak nefret tohumları ekmek başka, tarihi hatırlamak başka şeydir. Bu nedenle, Hocalı Katliamı hafızalarımıza yerleşmeli ve sonraki nesillere de aktarılmalıdır. Hocalı Katliamı 1918 yılının Mart ayında 3000 Türk’ün Bakü’de Taşnaklar tarafından katledişinin unutulduğu gibi unutulmama
lıdır.Birleşmiş Milletlerin 1948 tarihli «Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşmesi»ne göre, 1992’de Hocalı’da Ermeniler tarafından Türklere yönelik yapılan katliam, soykırım bağlamında değerlendirilmelidir. Ayrıca saldırılar sırasında başvurulan yöntem ve muameleler bakımından Hocalı Katliamı, insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamına da girmektedir. Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence, eziyet veya köleleştirme, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, siyasi, felsefi, ırki veya dini saiklerle toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda sistemli olarak propaganda içeren insanlığa karşı suç eylemlerinin tamamı Hocalı’da vuku bulmuştur. Hocalı Katliamı’nda, saldırı suçu ve barışa karşı suçlar açısından da uluslararası hukuk ilkeleri ihlal edilmiştir.
Birinci Karabağ Savaşı sonunda Karabağ bölgesi Ermenistan işgali altında kaldı, bir milyona yakın Türk, Azerbaycan’a kaçtı, binlerce masum sivil katledildi. Taraflar arasında 1994 Bişkek Protokolü ile çatışmalar sona erdi. Ermenistan’a bağlı kurulan Dağlık Karabağ Cumhuriyeti, Dağlık Karabağ bölgesinin çoğunu kontrol etmenin yanı sıra çevredeki Türk nüfuslu Ağdam, Cebrayıl, Füzuli, Kelbecer, Kubadlı, Laçın ve Zengilan’ı da işgal etmiş oldu.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) 1994’te Minsk Grubu tarafından uzun süre devam edecek olan uluslararası arabuluculuk girişimleri başlatıldı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 1993’te Dağlık Karabağ’ı çevreleyen topraklardan Ermeni işgal güçlerinin çekilmesi çağrısında bulunan 4 karar aldı ve 2008 yılında Genel Kurul, AGİT Minsk Grubu Ermeni işgal güçlerinin derhal geri çekilmesini isteyen bir kararı kabul etti. Ancak bu kararların uygulanmasına yanaşmayan Ermenistan Cumhuriyeti, uluslararası kararlara rağmen mülteci durumundaki Türklerin evlerine dönmelerine de müsaade etmedi.
Dr. Hayale Zerrabkızı
Aysel Turan
Yazı Azerbaycan Cumhuriyeti Sivil Toplum Kuruluşlarına Devlet Desteyi Vakfının desteği ile «Ortak Değerler» İçtimai Birliğinin gerçekleştirdiği «Hocalı soykırımı Türk dünyasının ortaq faciasıdır» projesi çerçivesinde yayımlanır.